Recent reviews by Ahmet the Stygian

Vampyr, Londra'da yaşayan ve kanla ilgili önemli araştırmalara imza atmış bir doktor olan Jonathan Reid'in ölmesi ve vampir olarak tekrar dirilmesiyle başlayan bir aksiyon RPG oyunu. Vampir olarak tekrar dirildiğinde büyük bir kan arzusu çekerek istemeden hali hazırda kendisini aramakta olan kız kardeşinin kanını emen Jonathan, onu bu hale sokanın ne veya kim olduğunu bulmak için yola koyulur.

Steam'in incelemelerde koymuş olduğu karakter limitini aşmamak için hikayeden çok bahsetmek istemiyorum ancak hikayenin ortalama bir kalitede olduğunu söyleyebilirim. "Bu neydi şimdi?" diyebileceğiniz birçok noktası olduğu gibi "vay anasını böyle miymiş?" dedirten noktaları da var.

Bu oyuna ilk başladığımda çok büyük motivasyonum vardı, çünkü karakterlerle ana görev dahilinde olmayan konuşmalar yaparak onlar hakkında yeni ipuçları topluyor ve haklarında bilgiler ediniyordum. Bu durum beni otomatik olarak bu bilgiler aracılığıyla karakterleri birbirleriyle barıştırabileceğimi veya onların bozulmuş düzenlerini düzeltebileceğimi düşünmeye itti. Bu konuya örnek vererek devam etmek istiyorum;

Jonathan Reid yani ana karaterimizin görev aldığı hastanede hasta olan Harvey Fiddick adında bir karakter var. Bu hasta ile konuşup neden hastaneye düştüğü hakkında bilgi ediniyoruz, daha sonra ona bakan doktorlar ile konuşup bu doktorlar arasında ciddi bir fikir ayrılığı olduğunu görüyoruz. Bu hastaya bakan doktorlardan biri yeni iyileştirme yöntemlerinden hiç haz etmezken, diğeri yeni tekniklere açık olmalıyız düşüncesiyle yaklaşıyor hastaları iyileştirmeye.

Bu 2 doktor ve 1 hasta arasındaki tüm ipuçlarını toplasanız dahi hiçbir işe yaramıyor. Ne 2 doktoru aynı şekilde düşünmeye ikna edebiliyorsunuz, ne ameliyatı siz yapabiliyorsunuz ne de bu hastayı başka bir şekilde iyileştirebiliyorsunuz. Sadece ipuçlarını topladığınız için size neredeyse hiçbir etkisi olamayacak kadar ufak bir deneyim puanı kazanıyorsunuz. Bu ipucu sistemi tüm oyuna serpiştirilmiş durumda, bir karakterle konuşup hiç ummadığınız diğer bir karakterle olan bağlantısını öğrenmek güzel ancak sadece o kadar işte. Sadece bilgi ediniyor onun dışında hiçbir eylemde bulunamıyorsunuz, ben ilk başta bu bilgileri edinip bunlar için çözüm bulabileceğimizi düşünüp gördüğüm her karakterin tüm diyaloglarını dinlemiştim ancak sonuç hayal kırıklığı.

Bahsetmem gereken bir diğer nokta ise oyunun temel döngüsüyle ilgili. İsminden de anlaşılacağı üzere bu oyunda bir vampiri yönetiyorsunuz ve vampirler kan emerek beslenir ve güçlenirler. Oyunda bunu yapma şansınız var ve eğer yaparsanız büyük deneyim puanları kazanıyorsunuz. Ancak kanını emerek öldürdüğünüz her karakter, o karakterin bulunduğu semti kötü etkiliyor ve semtteki diğer karakterlere hastalık bulaşmasına sebep oluyor. Ancak dediğim gibi bu sadece bir seçenek, bunu yapmadan da oyuna devam edebiliyorsunuz neticede siz bir doktorsunuz ve insanları iyileştirmeniz gerekiyor onları öldürmeniz değil.

Ancak oyun insanları öldürmeniz için çabalıyor resmen, nasıl mı? Eğer insanların kanını emip büyük deneyim puanları elde etmezseniz oyunun ana görevlerde verdiği deneyim puanlarıyla idare etmeniz gerekiyor çünkü yan görevler (oyunda soruşturma olarak geçiyor ismi) veya bulduğunuz ipuçları o kadar az deneyim puanı sağlıyorlar ki onlara bel bağlamak mümkün değil. Ve sadece ana görevlerin verdiği deneyim puanları oyunun karşınıza koyacağı düşmanlar için yeterli değil. Yani oyunda ilerledikçe çok fazla underlevel kalıyorsunuz ve oyun sizin için işkence bir hale geliyor. Siz 25 seviyesiniz ancak oyun sizin karşınıza 35 seviye yaratık çıkarıyor ve bu yaratığın tek bir vuruşu sizin canınızın yarısını götürmeye yetiyor da artıyor bile. Neden çünkü iyi olmayı tercih ettiniz, kimseyi öldürmediniz bunun cezasını çekiyorsunuz. Evet biraz gerçek hayatı yansıtıyor bu ancak oyunda inanın hiç keyif verici bir şey değil.

Zaten halihazırda hitboxları rezalet olan boss dizaynlarının sizin canınızı tek vuruşuyla indirmesi hiç keyif verici olmuyor, sadece çok vursalar neyse diyeceğim bazı düşmanlar veya bosslar staminanızı sömürüyor dolayısıyla zaten sizi 2 vuruşta alaşağı edebilen düşmanlardan staminanız eridiği için kaçamıyorsunuz ve tam anlamıyla kanser bir oynanış çıkıyor ortaya anlayacağınız. Çok fazla Souls ve Souls-like oyunu deneyim etmiş biri olduğum için bunlara alışkınım ve çok sinir olmadım ancak sabırsız oyuncular varsa kesinlikle 3-4 insanı hüpletin derim yani yoksa oyun katlanılmaz bir hale geliyor. Ancak bunun bir başarımı olduğunu da hatırlatmak isterim, başarım fullemek isteyen biriyseniz eğer hiçbir insanı öldürmeden oyunu bitirmeniz mümkün ve bunun bir başarımı var.

Tüm bu falsoları dışında Vampyr size 15-16 saat güzel vakit geçirtebilecek bir oyun, çok iyi bir oyun değil ancak belirli bir kalitenin üzerinde o kesin.

Bariz bir şekilde kendine Plants vs Zombies'i örnek alan bir tower defense oyunu. Tükenmekte olan tower defense tarzını özlüyorsanız veya seviyorsanız mutlaka deneyin.

Oyunun hikaye modu 4 saatte bitirilebilecek kadar kısa ve ayrıca "Hard" zorluk derecesinde oynamış olmama rağmen beni sıkıntıya sokacak tek bir yarış bile olmadı. Oyun fazla kolaylaştırılmış, ne kadar geri düşer, hata yaparsanız yapın eninde sonunda yapay zekayı yakalayıp 1.liği ele geçiriyorsunuz. Yetmiyormuş gibi bir de hata yaptığınızda geri sarma özelliği var, çok gereksiz.

Oynanış zaten arcade temeller üzerine atılmış, gerçekçilik sunmaya çalışmayan ancak Need for Speed kadar da mobil oyun kafasıyla yapılmamış ortaya karışık bir oyun. Bu bir süreye kadar eğlenceli ancak bir süre sonra ortada hiçbir zorluk olmadığı için, daha ilk turdan rakiplerinizi haritadan sildiğiniz için hiçbir keyfi kalmıyor.

Oyunun hikayesi 4 saatte bitiyor dedim ancak oynanış sürem 8 saat, bunun sebebi kariyer moduyla da biraz vakit geçirmiş olmam. Kariyerdeki yarışlar da epey kolay, bazı yarışları yapabilmek için o yarış tipine uygun aracı 2.seviyeye yükseltmiş olmanız gerekiyor. Peki bu upgrade'leri nasıl yapıyorsunuz, o araçla belirli bir kilometre kat ederek açıyorsunuz 2.seviye upgrade'leri. Ancak o araçla kariyerde yapabileceğiniz yarış sayısı bu kilometre taşını doldurabilecek kadar uzun değil. Yaani... oyun 2.seviyeye upgrade edebilmek ve kilitli olan o son yarışı da yapabilmek için sizi daha önce yaptığınız yarışları tekrar tekrar yapmaya zorluyor.

Bir de sponsorluk sistemi var ki o daha kötü, sponsorluk aldığınız markanın size sunduğu 3 farklı challenge var ve bu challenge'ları yapmak da fazlasıyla grind. Sizden tek bir araba türüyle 90km yol gitmenizi istiyor ancak dediğim gibi, o türde en fazla 5 farklı yarış bulunuyor ve o 5 farklı yarışı tekrar tekrar yapmanız gerekiyor ki sponsorun isteklerini tamamlayabilesiniz.

Yani hikaye modu için alacaklar 4 saatte bitebilen ve toplam 35 yarış içeren bir hikaye modu olduğunu bilsin. Hikayenin yanında ekstra kariyer vs ile uğraşmak isteyenler de kariyer modunun grind olduğunu ve bu grind'ı yapmadan tamamlanmayacağını bilsinler. Ha bu arada, kitli olan yarış dışındaki yarışları yapsam derseniz o zaman kariyer modu da epey kısa oluyor zaten. Kariyer modunda yanlış anımsamıyor isem 6 farklı dal var ve bu dalların her birinde en fazla 5 yarış var. Her türlü çok kısa yani.

Bir oyun düşünün, oynayan oyuncuların neredeyse hiçbiri tamamen aynı karakterle oynamıyor. Elbette bunu söylerken karakterin suratından, saçından veya başından bahsetmiyorum. Kullandığı silah, kuşandığı zırh, attığı büyüler, kullandığı Ash of War'lar... Bu oyun kocaman bir deney parkı, oyuncuların her oynayışında öncekinden çok daha farklı bir oyun oynuyormuş gibi hissedebileceği kocaman bir havuz.

Bu inceleme uzun bir inceleme olacak bundan eminim, o nedenle herkesin sonuna kadar okumayacağını düşündüğümden en başta diğer oyuncular için önemli olabilecek şeyleri kısaca söyleyip, daha sonra diğer detaylardan bahsedeceğim.

Bu oyunu almak isteyen arkadaşların öncelikle dikkat etmesi gereken hususların başında bence çok fazla yürümek zorunda olmanız geliyor. Oyunda herhangi bir binek sistemi yok ve mekanlar arasında fast travel yapmak sınırlandırılmış durumda. Bu nedenle oynanış süreniz boyunca çoook uzun süre yürüyeceksiniz. Fast travel yapabilmek azoth adındaki bir birim kullanmanızla gerçekleşiyor. En fazla 1.000 azoth taşıyabildiğinizden uzak bir bölgeye ışınlanmak istemeniz durumunda sizden en az 150 azoth istendiğinden bunları kullanmayı pek istemiyorsunuz haliyle. Zaten fast travel de öyle istediğiniz her yerden yapılmıyor. Fast travel noktasında olmanız veya bir şehrin içinde bulunmanız gerekiyor.

Başlangıçta bahsetmek istediğim bir diğer husus ise benim gibi oyunu yalnız başına oynamak isteyen arkadaşlar için geçerli, maalesef oyunu baştan sona tek başına oynama gibi bir şansınız yok. İlk başlarda yan görevlerde zorunlu grup bulma saçmalığı ile karşılaşıp, "yan görev bu sonuçta yapmak zorunda değilim ki" deyip geçtim. Ancak çok geçmeden ana görevde de zorunlu 5 kişilik grup bulma saçmalığı ile karşı karşıya kalınca ne yalan söyliyim oyuna olan sevgim epey bir düştü.

Oyun içerisinde bir title sistemi var, karakterinizin isminin altına sizi anlatan bir başlık koyabiliyorsunuz. Bu başlıkların arasında "Only Plays Solo" yani "Tek Başına Oynar" tarzında bir başlık var ancak oyunu baştan sona tek başına oynamanın imkanı bile yok. Oyun sizi birçok görevde gruplaşmaya zorluyor ve bunu yapmak istemeyen tonlarca oyuncu olduğunu gerek Reddit gerekse de diğer internet mecralarında çokca kez gördüm. Yan görevlerde böyle bir zorunluluk yaparsın tamam da ana görevde neden böyle bir zorunluluk var anlam verebilmiş değilim. Üstelik bu görevleri tek başına yapabilme seçeneği de yok. Kesinlikle zorlayıcı olurdu eminim ancak 25 seviyelik bir expedition'a (grupla yapılması gereken görev türleri) 50 levelda gitsen çok kolay bir şekilde tek başına da üstlerinden gelebilirdin diye tahmin ediyorum, bu sayede er ya da geç o görevi yapıp görev listenden silebilirdin. Hatta daha önemlisi oyundaki önemli item'lardan biri olan Azoth Staff'ının seviyesini yükseltecek ana göreve ulaşabilirdin. Ancak yok, böyle bir seçenek konulmamış bile.

Şimdi gelelim biraz daha detaylı açıklamaya. New World benim başlarda çok eğlendiğim bir oyundu, dünyasında gezmekten keyif duyuyor, bir şeyler üretmek için ağaç kesmek, zırh üretmek için avlanmak hoşuma gidiyordu. Ancak oyunda tüm bunlar o kadar grind bir hale getirilmiş ki tüm bu eylemlerden bıkmamak elde değil. Çünkü oyun senden 3-5 ağaç kesmeni değil, saatlerce oturup ağaç kesmeni istiyor. Oyunda yaptığınız her bir işlem yeteneklere ayrılmış durumda. Ağaç kesmek ayrı bir yetenek, zırh yapmak ayrı bir yetenek, balık tutmak ayrı bir yetenek gibi ve doğal olarak tüm bu yetenekler birbirleriyle bağlı durumda.

Şöyle açıklayayım, ağaç kestin kömür yaptın, kömürle altın üretmek istiyorsun. Peki ya bunu üretmek için maden kazdın mı? Hayır, gidip kazman için ne gerekiyor madencilik seviyenin 50 olması gerekiyor. Madencilik seviyeni 50 yaptın, şimdi altın bul ve kaz. Altın ve diğer birçok madeni dönüştürmek için gereken Sand Flux'ın var mı? Yoksa git onların çıkabileceği sandıkları ara. Buldun mu? Peki ya döküm yapma seviyen bir Altın dökmek için yeterli mi? Değilse demir bulup demir dökerek bu seviyeni arttır. Pekala arttırdın ve altını ürettin, altınla ne yapmak istiyorsun? Bir kolye mi güzel, peki jewelcrafting seviyen bunun için yeterli mi? I dont think so, şimdi git maden kazarak beraberinde düşebilecek cevherlerden dandik kolyeler yap ki seviyen altın bir kolye yapabilecek seviyeye çıksın. Seni gidi şanslı pezevenk maden kazarken mükemmel kondisyonda bir cevher mi buldun. Onu yapacağın kolyede kullanmak için o cevheri kesmen gerekiyor bunu biliyorsun değil mi? Peki stonecutting seviyen bunun için yeterli mi? Değilse yine dandik cevherleri kesip stonecutting seviyeni yükselt...

Bu böyle devam eder gider, genelde crafting ekranında yapmak istediğiniz bir şeyi yapacak duruma gelene kadar üretmek istediğiniz şeyden çok daha iyisi karşınıza çıkmış oluyor ve yapmak istediğiniz şey bir anda çöpe dönüyor. Çünkü bu yeteneklerin seviyesini arttırmak gerçekten kolay bir iş değil. Hayatsız gibi avlanmanız, ağaç kesmeniz veya maden aramanız falan gerekiyor. Oyunda hiçbir zaman crafting yapmak için motivasyonum olmadı çünkü yok abi o kadar kıçımı yırtıp ürettiğim eşya götü boklu bir görevde NPC'nin bana verdiği yüzükten daha iyisi falan olmuyor.

Bir diğer rezillik de düşman çeşitliliği konusu, ben hayatımda bu kadar az düşman çeşidi barındıran başka bir yapım daha görmedim. 5.seviyeyken kestiğim yaratıkları 50.seviyede de kesiyorum inanılmaz. İlk başlarda elbette ki bu bir sorun teşkil etmiyordu, çünkü oyuna yeni girmiş, o yaratıkların yapabileceklerini bilmiyor ve alışmaya çalışıyordum. Fakat 50.seviyeye gelmişim insafsızlar karşıma yine aynı yaratığı çıkartıp koymayın bir zahmet. Oyunda toplasan 15 farklı yaratık görmüşümdür, "ee yeterli" diyor olabilirsiniz ancak bu 15 farklı dediklerimin sadece 5 tanesi falan gerçekten farklı. Diğerleri ise aynı hareketleri yapıyor ancak farklı şekilde gözüküyorlar sadece. Ki bir MMORPG oyunu için 15 yeterli falan da değil ancak New World'de 15 farklı yaratık bile yok. Corrupted Wolf, normal kurtlarla aynı hareketleri yapıyor sadece görünüş olarak daha bozuk gözüküyor örneğin. Oyunun ilerleyen sürelerinde çıkan yaratıkların bazıları iksir içebiliyor ve bazı hareketlerinizi dodge'layabiliyorlar sadece onun dışında tıpatıp aynılar.

Boss (?) dizaynı diye bir şey yok zaten. Belki Expedition'lara girmediğim için doğru düzgün boss görememişimdir ancak ben o Expedition'larda da doğru düzgün bir boss dizaynı olduğunu sanmıyorum görünen köy kılavuz istemez neticede. Oyunun size boss diye sunduğu şey normal yaratıkların çooook daha fazla cana sahip versiyonlarından ibaret sadece. Bir de normalinden daha büyükler ve bazen renkleri değişebiliyor o kadar. Tüm bu rezaletler yetmiyormuş gibi bir de ölmek bilmiyorlar, ne zaman bir Elite yaratık görsem block tuşuna basmaktan parmaklarıma ağrı girdi çünkü çok rahat 15 dakika sürüyorlar ve 15 dakika aynı şeyle, aynı hareketlerle kapışmak için korkunç bir süre. Öyle ki son kapıştığım Elite yaratıkta ALT+F4'ü koyup sokarım böyle oyuna diyesim geldi. Şimdi adını söylediğim anda hepiniz götünüzle güleceksiniz biliyorum ancak yaratık ve boss çeşitliliği açısından Metin2 bile şu oyunun yanında bir başyapıt gibi kalıyor.

Son olarak teknik kısımlardan bahsedip incelemeye son vereceğim, oyunun optimizasyonunun pek iyi olduğunu söyleyemeyeceğim. Bundan çok daha rahat oynayabildiğim tonlarca AAA yapım gördüm. Kaldı ki New World'e AAA yapım demek bile zor. Her ne kadar arkasında Amazon gibi bir dev olsa da oyun teknik anlamda kaliteli bir iş değil. Oyunda yüzme animasyonu bile yok, suyun altında normal yürüyormuş gibi yürüyor karakter. Ya Amazon bu iş için yeterince bütçe ayrımadı ya da geliştirici ekip çok da iyi değil. Çünkü tek sorun bunlar da değil, oyunun animasyonlarının da çok iyi çalıştığını söyleyemeyeceğim. Animasyon başlıyormuş gibi olup durması gibi, animasyon gerçekleşirken birden rakibin arkasına ışınlanmam gibi cins cins sorunlar yaşadığım oldu. Ve hayır bunun benim internetimle alakalı olduğunu düşünmüyorum, gerek uploadım gerekse de downloadım yeterince iyi diye düşünüyorum.

Kısacası grind seviyorsanız ve sırf arkasında Amazon var diye büyük beklentiler beslemiyorsanız "vakit geçireyim yeter işte ya" kafasındaysanız oyunu alabilirsiniz, bu kadar gömmeme rağmen ben bile 130 saat oynamışım neticede. Oyun gerekli çeşitliliği sağlayabilseydi bu oynanış süresi daha da artardı eminim ancak yok, bu kadar katlanabildim.

Öncelikle mod geliştiricilerini tebrik etmek istiyorum, yalnızca mod geliştiricileri nasıl böyle bir oyun yapmış aklım almıyor... aa bir dakika oyunu Rockstar yapmıştı değil mi? Kafam karıştı bi' an, çünkü oyundaki bütün sorunları, bütün hataları Rockstar değil mod yapımcıları mod geliştirerek çözmüşler de o yüzden böyle bir yanılgıya kapıldım.

Oyun baştan sona hatalarla dolu ve bu hatalar öyle birçok oyunda olduğu gibi grafik glitchleri falan değil. Ben bir oyunda hiçbir zaman grafik glitchlerine takılmam, çünkü bunlar her oyunda olan kaçınılmaz hatalardır. Ama bir oyunda benim ilerleyişimi engelleyen bir hata bulunuyorsa işte ben bunu sorun ederim ve etmeliyimdir de.

Oyunun erken safhalarında Bruice'nin garaj kapısı sorunuyla karşılaştım, o garaja bir araç yerleştirip daha sonra çıkmam gerekiyor ancak Nico dışarı çıkamadan garaj kapısı kapanıyor ve Nico içerde kalıyor. Dışarı çıkamadığınız için de görevi tamamlayamıyorsunuz. Nasıl çözdüğümü tam olarak hatırlamıyorum ancak onu da bir şekilde hallettim. Oyunun sonlarına doğru bir tane gayden görev almam gerekiyor, görevine gidiyorum cutscene'i izliyorum "Loading..." bekliyorum ben de salak gibi, loading ekranının sonu gelmiyor. İnternette araştırmaya koyuluyorum bunu yaşayan tonlarca insan olmış, Steam tartışmalarına girip bakıyorum bir de ne göreyim... neredeyse oyunun çıkışında açılmış tartışma konuları ve ben bu tartışma konularındaki sorunu yaşıyorum.

2008 çıkışlı oyundaki bir hata, 2010 gibi bir tarihte rapor ediliyor ve ben hala daha aynı sorunu yaşıyorum. Rockstar oyunu kıran ciddi bir bug'ı sikinin ucuna bile takmamış. Neyse bunu da çözdüm, o görevi yapabilmem için o görev dışındaki diğer tüm görevleri tamamlamam lazımmış, bunu yapınca hata çözülüyormuş. Tüm görevleri yaptım ve dedikleri gibi de oldu, görevin loading ekranı sonunda bitti. İlerledim oyunun sonlarına geldim son görevde beni bir helikopterin gelip alması gerekiyor ama guess what? Helikopter bana gelirken bir billboard'a çarpıyor ve patlıyor, bana gelemiyor. Abi bu şaka mı? Böylesine ciddi bir hatayı neden çözmediniz? Oyunun son görevi ulan bu, bitiricem ben bu oyunu sonunu görüp "ohh be" dicem neden çözmüyorsunuz ulan siz bu hatayı?!

Oyunun ve aynı zamanda Rockstar'ın gözümde bittiği kısım da tam olarak burası işte, oyunun tek sorunlarının da bunlar olduğunu düşünmeyin sakın, bunlar en ciddileri sadece. Oyun tamamen konsoldan port, birçok şey hatalı ve olması gerektiği gibi çalışmıyor. Ayarlardan aim assist kapatsanız dahi mausunuz rakibe kitleniyormuş gibi donup kalıyor ara sıra, bunun sebebi de konsol kontrolcüsünden direkt fareye uyarlanmış olması, aiminiz adamın kafasının tam yanındaysa bir gıdım sağa çevirip tam kafasına nişan alayım diyemiyorsunuz. Çünkü bozuk, fare ile ufak hareketler yapmak kanser bildiğin, takılıp kalıyor fare. Bunu düzelten modlar da var tabii mod geliştiricileri bayağı çalışmış.

Araçlara binmek bile bir dert oyunda, F'e basıyorum binsin diye arabanın kapısına gidip çarpıyor lan binsene kapıya niye kafa atıyorsun? GTA 5'den daha gerçekçi bir yapım olabilir ancak kesinlikle GTA 5'in yarısı kadar eğlenceli bir oyun değil.

Hadi diyorum optimizasyonu adam etmek zordur, kolay iş değildir tamam. Ulan oyunu kıran bugları düzeltmek bu kadar mı zor geldi? Her hafta GTA 5'in online moduna güncelleme yapıp yenilik getirebiliyorsunuz da şu oyundaki bugları temizlemek bu kadar mı zor? Ulan çok bir şey istemiyorum, oyunu kıran bugları düzelt oynanabilir hale gelsin yeter. Zaten port kısmında sıçıp batırmışsın bari bunu yap.

Geliştirdikleri fizikler, yılına göre harika yapay zekası, görev çeşitliliği ve Nico Bellic gibi iyi olduğu konular yüzünden bu oyuna çöp demek istemiyorum ama bayağı kötü bir deneyimdi benim için. Ek paketlerini bitirme planlarım da vardı ama yok, bu çileye daha fazla katlanamam.

Sekiro: Shadows Die Twice, çıktığı günden beri oynamak için can attığım ancak hiçbir FROM SOFTWARE oyununu korsan olarak oynamayacağıma dair verdiğim söz neticesiyle bugüne nasip olmuş güzide yapım.

Hayatımda gördüğüm en akıcı, oynaması en zevkli yakın savaş sistemini barındırıyor bu oyun içerisinde. Posture ve deflect mekanikleri muazzam, size kudurmuş köpek gibi saldıran o rakibin posture barının dolduğunu görmek, dolduğunda yaptığınız bitirici hareket ile yerlere sermek aşırı zevkli. Biraz daha açıklayayım, Sekiro FROM SOFTWARE'in diğer şaheser serisi DARK SOULS oyunlarının aksine kaçmak değil yapılan atakları karşılamak üzerine kurulu bir oyun. DARK SOULS'ta bir rakip atak yaptığında çok yüksek ihtimal takla atarak o saldırıdan kaçmaya çalışırsınız, ancak Sekiro'da kaçmak eninde sonunda sizin hayatınıza mal oluyor. Çünkü oyun sizden kaçmanızı değil karşı koymanızı istiyor.

Oyunda sizin ve karşılaştığınız diğer tüm rakiplerin bir posture barı bulunuyor, bu bar; hasar yediğinizde veya rakiplerin ataklarını karşıladığınızda adım adım doluyor. Tam dolduğunda ise yere yığılıyorsunuz ve kalkana kadar en az 1 saniye geçmiş oluyor. Ancak aynı durum rakipleriniz için de geçerli, eğer rakibinizin yaptığı saldırıları mükemmel bir şekilde deflectlarseniz sizin posture'unuzun aldığı hasar rakibin posture'unun aldığı hasara nazaran çok daha az oluyor. Bu nedenle deflect çok önemli, rakiplerinizin yaptığı saldırıları tam zamanında deflectleyip onların posture barını fullediğiniz zaman isterse canı full olsun hiç fark etmiyor tek atıyorsunuz. Tabii burda başka bir etken daha var, rakiplerinizin genelde birden fazla canı oluyor ve bir kere posture barını doldurup tek atsanız bile bir kere daha yapmanız gerekiyor.

Yalnızca bu da değil, prostetik araçlar da oldukça kullanışlı ve mantıklılar. Genelde bu tarz birden fazla yetenek barındıran oyunlarda birkaç yetenek bariz bir şekilde diğerlerinden üstün olur, diğer yetenekleri gölgede bırakır ancak Sekiro'da durum pek böyle değil.

Bir prostetik araç mutlaka bir yerde işinize yarıyor, tabii prostetik araçları hiç kullanmadan da bitirebilmeniz mümkün ama prostetik araçlar kesinlikle mücadeleleri kolaylaştırıyor. Ağır saldırı yapan bir düşman mı var? Ve bundan kaçabilecek refleksin veya yeteneğin yok mu? Hiç sorun değil, aç abi şemsiyeni hiç hasar yemeden kurtul o saldırıdan. Rakibiniz karşılık veremeyeceğiniz veya kaçamayacağınız bir saldırı yapmaya mı hazırlanıyor? Fırlat yere firecracker rakibini sersemleterek o saldırıyı iptal etmesini sağla. Rakibinin etrafında kolayca ölen ancak yakalaması nispeten daha zor olan küçük yaratıklar mı var? (kurtlar en iyi örnek) fırlat hepsine bir Shiruken temizle hepsini. Kalkanıyla veya şapkasıyla kendini koruyabilen bir rakip mi var? Balta prostetiğini kuşan ve baltayla parçala tuttuğu kalkanı, çeşit çok abi. Mutlaka her biri bir yerde işinize yarıyordur. Para fırlatarak bile adam dövmeniz mümkün :D

Savaş sistemi ile ilgili şikayet edebileceğim tek nokta, her ne kadar rakibin cüssesine göre değişiyor olsa da sürekli aynı bitiriş animasyonlarını izliyor olmamız. Bir süre sonra bu animasyonları izlemek biraz bayıyor açıkçası, Assassin's Creed Odyssey'de bile tek bir silah için en az 5 farklı animasyon var ya Sekiro'da yalnızca 1 tane görebilmek üzdü beni açıkçası. Gerçi bu durum DARK SOULS'larda da aynıydı, parry animasyonları vs. oyunun başından sonuna kadar hep aynıydı, neden böyle yapıyorsun Miyazaki reyiz? Ama oyunu ilk kez oynayan birisi kesinlikle bunu sorun etmez çünkü ses efektleriyle falan müthiş tatmin edici bir görüntü çıkıyor ortaya.

Oyunun zorluk seviyesine gelirsek, oyun çok zor abi, açık ve net. Ya da en azından alışana kadar çok zor diyelim. Örneğin oyunun son bossu beni çileden çıkartmıştı, hatta nerdeyse oyundan soğutacaktı. Ama karşılaştığım ilk zor boss olmadığı için sabrettim ve denedim. Şu an o boss fight hayatımda gördüğüm en etkileyici, en epik boss savaşlarından biri. Oyunun alışma eşiği DARK SOULS'lara nazaran daha yüksek. Alışana kadar göbeğiniz çatlıyor ama alıştıktan sonra DARK SOULS'lardan daha kolay gelmeye başlıyor. Arada böyle bir ayrım var işte, bazıları Sekiro için "souls bile değil kolay Sekiro yav" diyorlar ama onlara koca bir "hassiktir len ordan" çekiyorum burdan. Sekiro'ya kolay diyebilecek adam muhtemelen oyunu deneyim bile etmemiştir.

Diğer şikayet edeceğim nokta ise oyunun spesifik olarak seçtiği bazı şeyler, abi neden çiyan? Ölümsüzlük lanetini veya hastalığını ne desem bilemiyorum sembolize edebilecek çiyandan başka bir şey bulamadınız mı ya? İğrenç bir böcek abi, görünce bile tüylerim diken diken oluyor. Bir de oyunun başından sonuna kadar afedersiniz çük kadar bebelerin bana bilgeymiş gibi konuşmaları da aşırı absürt duruyor, bir tek bana mı böyle geldi bilmiyorum. Bakıyorsun 10 yaşında bebe ağzını bir açıyor İlber Ortaylı oluyor saçma abi.

Kısacası FROM SOFTWARE yine muazzam bir iş ortaya koymuş, yakın savaş sistemi açısından harika bir iş çıkarmış ortaya. Ne kadar biçsem doğrasam kessem doyamadım. Bu arada oyun kısa, 60 saatte tüm achievementları tamamladım bu ne abi uzatın len.

Kingdom Come Deliverance, son zamanlarda oynadığım en keyifli ve en gerçekçi mekaniklere sahip RPG oyunu. Ben bir RPG oyununda çeşitli ve sürekli gelişen, değişen aksiyondan çok, ana karakterimizin yaptığı seçimler doğrultusunda oyunda ve hikayede değişiklik olabilmesine önem gösteriyorum. Ve Kingdom Come Deliverance bu konuda gayet iyi bir konumda duruyor, her ne kadar ana hikayenin sonuna etki edemiyor olsak da, oyunun sonuna kadar olan yan ve ana görevlerin nerdeyse hepsini farklı yöntemlerle yapabilmemiz mümkün.

Bir görevde herhangi bir objektifte başarısız mı oldun? Bir NPC'den alman gereken bir bilgiyi NPC'nin huyuna gidemediğin için alamadın mı? Dert etmeye gerek yok, çünkü o objektifi yapmanın mutlaka farklı bir yolu daha vardır. Oyun bu yönünü daha oyuna başladığın ilk görevde bile göstermeyi başarıyor.

Buraya kadar görevler çok iyi, ancak bazı görevlerde oyun sizi o kadar rehbersiz bırakıyor ki, görevi devam ettirebilmek için nerdeyse tüm NPC'lerle konuşmayı denemeniz gerekiyor. Bir görevde bir objektife kadar gelip çıkmaza giriyorsunuz, oyun size şunu söylüyor: "bunu bilen başka birini bul". İyi de nasıl? Bahsettiği şeyin öyle civardaki hancıya gidip öğrenmek veya yolda geçen başka bir NPC'ye gidip öğrenmek olduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz, hiç alakası yok. İnternete girip bir bakıyorsun ki bunu bilen tek bir kişi var, o da görevi yaptığın köyden çok uzakta olan başka bir köyün katibi, yahu ben bunu nasıl bilebilirim ki bu konuda neden bana rehber sağlamıyorsun?

Yalnızca bu da değil, bazı görevlerde bir süre kısıtlaması var ancak oyun bunu sana söylemiyor bile. Bazen diyaloglarda süreye dair bir şeyler geçiyor ama dikkate alıp almaman gerektiğini bile bilmiyorsun ki. Çoğu zaman deneme yanılma yöntemiyle anlıyorsun o görevin bir süresi olduğunu ve bu öyle canın her istediğinde F5'e basıp kayıt edemediğin, kayıt işlemini bir eşya harcayarak yapabildiğin bir oyun için kritik bir şey. Görev listesinde şunun için bir sayaç veya hiç değilse süreli olduğunu belirten bir ibare olmalıydı diye düşünüyorum. Özellikle oyunun sonlarına doğru olan bir görev bu konuda beni çıldırttı, bir ton eşya topladım, 2 saat hangisini satmam hangisini kuşanmam gerektiğini ölçüp biçip tarttım ve sonunda karar verip satıyorum. Şimdi de gidip biraz kitap okuyayım diyorum ve okurken karşıma "oyun bitti" ekranı geliyor, meğersem o görev için epey kısıtlı bir zamanım varmış. Ve oyun bunu; diyaloglarda geçen "çabuk" gibi emirlerle anlamanızı bekliyor, iyi de bu emir; süresi olmayan bir görevde de verilebilecek bir emir zaten.

Oyunla ilgili en büyük tartışma konusu şüphesiz savaş sistemidir bence, bakın bu savaş sistemi oyun dünyasında ilk defa görülen veya eşsiz bir savaş sistemi değil. Daha önce For Honor'da da buna benzer bir sistem gördük. For Honor'ın bu kadar katlanılabilir ancak KCD'nin bu kadar katlanılmaz olmasının sebebi ne dersiniz? KCD'nin combatı gerçekten çok mu zor? Hayır abi, combat değil bu oyunun savaşlarını zorlayan. Bu oyunun savaşlarını zorlayan en büyük etken kamera açısı kesinlikle, diğer etken ise oyunun kullandığı animasyonlar. Maalesef oyunun FPS kamera olması bu savaş sistemi için hiç uygun değil. Çünkü 1v1 için uygun olan bir dövüş sistemi; açıkçası bunda bir sorun yok, 1v1 şeklinde kapıştırdığın sürece her şey gayet zevkli. Ama işin içine 3 veya daha fazla düşman girdiği zaman savaşlar imkansızmış gibi hissettiriyor. Kamera açısı yüzünden 2.kişiyi genelde göremiyorsun bile, yetmiyor oyun rakip gördüğü gibi direkt ona kitleniyor diğeri genelde kameranın dışında kalıyor ve sen göremediğin 2 belki 3 rakiple daha uğraşmak zorunda kalıyorsun. Biri arkandan, diğeri sağından vuruyor ama senin görebildiğin yalnızca 1 kişi. Sağdaki vururken sağdakine odaklanayım onu bloklayıp diğerine geçerim diyorsun, maalesef o da kolay değil. Oyunun hedefe odaklanma sistemi çok ısrarcı çünkü, bazen farenizi ne kadar çevirirseniz çevirin yandaki rakibe odaklanmıyor oyun hala önündekine bakmaya devam ediyor ve bu çok büyük bir sıkıntı işte.

İkinci etken de animasyonlar demiştim, onun da sebebini açıklayayım. Bu genelde 1v1 dövüşlerde büyük bir sorun teşkil etmiyor ama çoklu rakiplere karşı büyük bir sıkıntı, özellikle de oyunun ilk başlarında. Oyunda neredeyse yediğiniz her rakipte karakteriniz Henry mutlaka bir sarsıntı yaşıyor, bu durumda 2 veya 3 kişiyle kapıştığınızda aynı anda iki taraftan vursalar zaten bitiyorsunuz. Çünkü karakteriniz sürekli sarsılıyor ve kimseye vurmanız için fırsat bile kalmadan ölmüş oluyorsunuz. Bu iki etken yüzünden oyunda ne zaman "tamam, ben bu sefer oldum, çıkın lan karşıma" dediğinizde oyun size bir tokat çarpıp "nereye oldun otur oturduğun yere sen bir demirci veledisin" diyor ve susup kalıyorsunuz.

Oyunda şikayet ettiğim en büyük konulardan biri de açık dünyasıyla ilgili, iyi hoş; yeşilliklerle dolu ve hoş gözüken, insanın içini rahatlatan bir açık dünyası var oyunun ama sadece bu kadar işte. Oyunun açık dünyası bomboş, oyunun dört bir yanında "ilginç alan"lar bulunuyor ancak nerdeyse hiçbiri ilginç değil. Sanki koymuş olmak için, harita biraz dolsun diye konulmuş gibiler. İlginç alan diye benim karşıma koyduğu yanmış bir ev sadece, ne girebiliyorsun ne de etrafında herhangi bir hazine var. Bu ilginç alanların çoğunda bir sandık veya loot yapabileceğiniz herhangi bir obje bile yok. Sadece görünüşteler, zaten olsa bile "ohh be sandık!" diyebileceğiniz hiçbir şey yok. O sandığın içinden çıkanların hepsi düşük değerli, yetmediği gibi ağırlar da. Yanınıza almak faydadan çok zarar resmen.

Sadece "ilginç alan"lar da değil, mağaralar da var oyunda, peki mağaralarda ne var dersiniz? Evet, hiçbir şey yok. Koşuyorsun sonuna kadar belki bir şey vardır diye ama oyun sana "ikile" diye yanıt veriyor. Abi şuralara bir sandık koymak bu kadar mı zor ya. Belki oyun çok gerçekçilik takıntılı bir oyun ondan dolayı koymamışlar diyebilirsiniz ama gerçekte de bu tarz şeyler olabilir yani. Örneğin o bölgede eskiden yaşamış birinin zırhını bulayım orda, sakladığı bir hazineyi bulayım ne bileyim mutlaka bir şey yapılırdı buna. Oyunda bayağı fazla ilginç alan veya mağara gördüm ama hiçbirini kontrol etmek için motivasyonum olmadı, çünkü yok abi hiçbir şey sunmuyor oyun açık dünyada.

Oyunun teknik kısmından bahsetmek istiyorum, buglarından eminim herkes bahsetmiştir gerçekten buglı bir oyun KCD ama benim canımı daha fazla sıkan bir şey var. Abi bu kadar çok yükleme ekranı gerçekten gerekli miydi? Gerçekten gerekli olan yükleme ekranlarını geçtim, uzun sürsünler ama sadece gerektiğinde yüklensinler gerçekten sıkıntı değil, ama bu oyun gerekmediği yerde de yükleme yapıyor ve 1-2 saniyede bitmiyor.

Yemek mi yedin? Yükleme ekranını bekleyeceksin, ee uyuduysan da bekleyeceksin, hamama mı gittin? oo sen sıçtın bekle şimdi. Yani arkadaşlar mantıklı düşününce bunların hiçbiri yükleme gerektirmeyecek detaylar aslında, yemek yemek örneğin, sadece arkaplana siyah bir katman giriyor ve açılıyor, bu kadar. Arkaplanda ne yapıyor olabilirsin ki beni bu kadar bekletiyorsun? Alt tarafı karaktere ait olan besin değerini arttıracaksın bitti gitti. Uyumak da ona keza, şimdi diyebilirsiniz ki "ee gece/gündüz döngüsü oluyor yüklemesi normal" ama değil. Artık günümüz oyunlarında gece/gündüz döngüsü anlık olarak bile renderlanabiliyor, kaldı ki senin bunu arkaplanda ayarlayabilmek için yeterince vaktin var. Çünkü uyumak öyle hemen olmuyor, sürenin dolmasını bekliyorsun. Bu süre dolana kadar yapabilirdin sen zaten bunu.

Hamamı da bu şekilde savunabilirsiniz ama arkadaşlar gözünüzü seveyim, teknoloji o kadar geride değil. Bu ekran kartları neleri neleri anlık olarak renderlayabiliyor karakterin kıyafetindeki kir, pas için mi bu kadar bekletecek? Hiçbir şekilde mantıklı değil yani burada ya geliştirici ekibin ya da oyun motorunun bir sıkıntısı olmuş kesinlikle.

Yeterince uzun bir inceleme oldu umarım oyun hakkında ufak da olsa fikir edinmenizi sağlamışımdır. İyisiyle kötüsüyle Kingdom Come Deliverance her RPG sevenin oynaması gerektiğini düşündüğüm bir yapım.

Şüphesiz dünyanın en iyi rekabetçi FPS oyunu, beğenmeyen gitsin Zula oynasın aq

Oynanış namına hiçbir şey barındırmayan ve korkutmak için de ucuz yöntemlere başvuran bir yapım o yüzden pek tavsiye etmiyorum. Çok kötü bir iş mi? Elbette hayır ama bunun yerine Soma alın oynayın çok daha iyidir. Ayrıca eski eşimi hatırlatıyor bu oyun feci bilendim şu an bu oyuna.